21 Mayıs 2019 Salı

Yaşamımızı Üzerine İnşa Ettiğimiz Değerler

 Ben her zaman Tanrı'nın çok sevdiği bir kulu olduğuma inandım. Neden bu kadar sevildiğime inadığım ise ne zaman hayatımda bazı şeyler ters gitse ve ben içten bir şekilde nedeni merak etsem  evrenin yaratıcı enerjisi sanki başka insanların suretinde benimle konuşur  yahut kütüphanemden seçtiğim rastgele bir kitabın rastegele bir sayfasında sorularıma yanıt olur. Yine bazı şeylerin benim için iyi gitmediği bir günde sorularıma cevap ararken alışkanlık olarak kütüphanemden rastgele bir kitap seçip sorularıma cevap ararcasına öylesine bir sayfayı açtım. seçmiş olduğum kitap yaklaşık 1 yıl önce okumuş olduğum bende pek de fazla etki uyandırmayan Mark Manson'un yazmış olduğu Ustalık gerektiren kafaya takmama sanatıydı 1 yıl önce kitabın bestseller olmasından dolayı gereksiz bir önyargıyla okumuştum ve rastgele açmış olduğum veya bana açtırılmış olan sayfa da yazanlar ise tam olarak sıkıntılarımın kaynağıydı. sayfa 81 ve direk gözüme takılan Boktan değerler başlığı hemen dikkatimi çekmişti devam eden 3-5 sayafayı bir solukta okumuştum. Kısaca kitaptan özet bir şekilde alıntı yaparak ne anlattığını göstereyeyim:


BOKTAN  DEĞERLER

    Bir avuç ortak değer yargısı insanlara berbat sorunlar yaratır; çözümü pek mümkün olmayan sorunlar. Hızlıca bunların bazıları üzerinden geçelim:

1)HAZ.haz harikadır, ama hayatımızın önceliği olmak için berbat bir değerdir...haz yanlış-iyidir. Araştırmalar gösteriyor ki enerjilerini yüzeysel hazlara odaklayanların daha kaygılı, duygusal açıdan dengesiz ve depresif olduklarını gösteriyor. 
Yine de bize 7/24 pazarlanan şey hazdır kafayı taktığımız şeydir. Kendimizi hazla uyuşturur, dikkatimiz hazla dağıtırız. Haz belli dozlarda gerekliyse de, tek başına yeterli değildir. 
haz mutluluğun nedeni değil, sonucudur. Diğer şeyler doğruysa (diğer ölçütler ve değerler), yan ürün olarak haz otomatik bir biçimde elde edilir.
2)MADDİ BAŞARILAR. .... Maddi başarıya fazla değer vermenin bir başka boyutu da, maddiayatı dürüstlük, barış yanlısı ve şefkatli olma gibi başka değerlerin önüne geçirmektir. İnsanlar kendilerini davranışarıyla değil sahip oldukları statü sembolleriyle ölçmeye başladıklarında, bu sadece sığ olmaları değil sevimsiz insanlar olmaları anlamına da  gelir.
3)HER ZAMAN HAKLI OLMAK.... Öz-değerlerini sürekli her konuda haklı olmak üzerine kuranlar yaptıkları hatalardan bir şeyler öğrenme olanaklarını yok ederler. Yeni perspektifler kazanmayıp başkalarıyla empati ve duygudaşlık kuramazlar. Zihinlerini çok değerli olan yeni bilgi ve tecrübelere kapatırlar. Cahil olduğumuzu ve pek bir şey bilmediğimizi  varsaymak çok daha faydalıdır.
4)SÜREKLİ POZİTİF OLMAK. Yaşamlarını hemen her şey hakkında pozitif olmakla ölçenler vardır. İşinizi mi kaybettiniz? Şahane Tutkularınızı keşfetmek için bir fırsat işte.Kocanız sizi kardeşinizle mi aldattı? Neyse, en azından çevrenizdeki insanlara ne ifade ettiğinizi öğrenmiş oldunuz. Çocuğunuz boğaz kanserinden ölüyor mu? Artık özel okul parası vermeyeceksiniz!
    "Her şeyi pozitif tarafından görmek" gibi bir şey zihnimize sürekli ucuz kişisel gelişimciler tarafından pompalansada  gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir.
Negatif duyguları inkar etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal işlev bozukluğuna neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli çözüm değil, bir inkar biçimidir doğru değerleri ve ölçütleri seçerseniz bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verebilir.
Aslında söyle düşünmek daha sağlıklı ve basittir:İşler ters gidebilir, İnsanlar bizi üzer, kazalar olur. Bu gibi şeyler kendimizi bok gibi hissetmemize neden olur. Bunda bir sorun yoktur. Negatif duygular duygusal sağlığın gerekli bir bileşenidir. Bu negativiteyi inkar etmek sorunları çözmek yerine ebedileşirmektir. Negatif duygularla ilgili püf nokta şudur: 1)onları sağlıklı bir şekilde ifade edin 2)onları değer yargılarınızla aynı çizgide ifade edin..... Hayatımızın
en anlamlı anları acı, mücadele, hatta öfke ve umutsuzluk barındırırlar ama bir kez üstesinden geldik mi, geriye döner ve torunlarımıza nemli gözlerle neler başardığımızı anlatırız.
Freud'un bir zamanlar söylemiş olduğu gibi bir gün geriye dönüp baktığımızda mücadele günlerimizin en güzel günlerimiz olduğunu göreceksiniz. bu nedenle, bu değer yargıları  -haz, maddi başarı, her zaman haklı olmak, sürekli pozitif olmak insan yaşamı için yetersiz ideallerdir. Bir insanın yaşamının en yüce anlarından bazıları tatsız, başarısız, bilinmedik ve negatiftir.
      Önemli olan iyi değer yargılarına ve ölçütlere sahip olmaktır, haz ve başarı bunların doğal sonuçları olarak ortaya çıkacaktır. Bunlar iyi değer yargılarının yan etkileridir. Tek başlarına boş ve eksiklik halleridir.

İyi değer yargıları:                        
1)Gerçeklere Dayanırlar                    
2)Sosyal açıdan yapıcıdırlar              
3)Anlıktırlar ve Kontrol edilebilirler

Kötü değer yargıları:
1)boş inaçlara dayanırlar
2)sosyal açıdan yıkıcıdırlar
3)Kontrol edilebilir değildirler

İyi değer yargılarına bazı örnekler: Dürüstlük, Yenilikçilik, Kendi ayakları üzerinde durma, başkalarına destek olma, öz-saygı, yardımseverlik, alçakgönüllülük,  Yaratıcılık

kötü değer yargılarına bazı örnekler:Manipulasyon ve şiddet aracılığıyla baskınlık , ayrım yapmadan seks peşinde koşmak, sürekli kendini iyi hissetmek, sürekli odak merkezi olmak, yalnız kalamamak, herkes tarafından sevilmek, sadece zengin olmak için zengin olmak

iyi, sağlıklı değer yargılarına içten erişildiğini fark etmişsinizdir. Yaratıcılık, Alçakgönüllülük gibi şeyler hemen şu anda deneyimlediğimiz şeylerdir ve bunu yapabilmek için zihninizi belirli şekilde yönlendirmek yeter
kötü değer yargıları çoğunlukla dış olaylara bağlıdır sürekli haklı olduğunuzun söylenmesi bahamalarda ev sahibi olmak. Kötü değer yargıları, bazen eğlenceli ve zekli olsalarda, sizin kontrolünüz dışındadırlar ve istediklerinizi elde edebilmek için sık sık sosyal olarak zararlı ve boş inançlı davranışlarda bulunursunuz.

Değer yargıları öncelik vermekle ilgilidir. Herkes  lezzetli bir tatlı ya da bahamalarda bir ev sahibi olmayı ister. Mesele önceliklerinizdir. Her şeyden çok öncelik verdiğiniz değer yargılarınız karar verme mekanizmalrınızı her şeyden çok etkiler.

Değer yargılarımız yetersizse, başkaları ve kendimiz için koyduğumuz standartlarda yetersizdir,  hiçbir önemi olmayan şeyleri kafaya takarız, bunlar hayatımızı kötüleştiren şeylerdir. Ama değer yargılarımız düzeldikçe, daha iyi şeyleri, önemli şeyleri, yaşamımızı düzelten, bize mutluluk ve yan etkisi olarak da haz ve başarı getiren şeyleri kafaya takarız. Kişisel gelişim denilen mesele sadece bununla alakalıdır: Daha iyi değer yargılarına öncelik vermek,  kafayı takacak daha iyi şeyler seçmek çünkü daha iyi şeylere aldırdıkça daha iyi sorunlarımız olur. Sorunlarımız iyileştikçe de yaşamımız düzelir


Son günlerinde benim için işlerin iyi gitmemesinin sebebini şimdi daha iyi görebiliyordum benim için çekirdek değer olan insanlara yardım etme onlara bir şeyler katma, yaratıcılık, dünyanın güzelliklerine bir şeyler ekleme, Merak gibi değerlerimden gittikçe uzaklaşıyor   bencilik ve kibirle yoğurulmuş yeni kötü değerler üzerinden hayatımı idame ettiriyordum ve tabi geri döndüler bu değerlerin süzgecinde geçerek bana ulaşıyordu. Sonuçta hayatta ne verirsem onu alıyordum. Çok şükür ki bir şekilde yanlış yolum bir şekilde bana farkettirildi bu sayede asıl yolumda iyi değer yargılarımla berabe ilerlemeye zaman kaybetmeden devam edebiliyorum. İyi değer yargılarıyla yönetilen bir hayat yaşamanız dileğiyle görüşmek üzere...

Neler Öğrendim:
1)Kitapları ve insaları üzerindeki etiketlerle yargılama hemen hemen herşeyden çğrenebileceğin bir şey var
2)Arada bazı şeylerin iyi gitmediğini içinin sıkıldığını hissediyorsan biraz mola ver ve durumunu değerlendir.
3)Bazen öğrenci hazır olunca öğretmenin çıkagelmesi gibi bilgi de o şekilde sana sunulur kitabı 1 yıl önce okuduğumda öylesine okuyup geçtiğim yerler bir daha okuyunca yaşadığım deneyimlerle daha farklı bir anlam kazandı
4)3. maddeye ittafen bir kitaptan bir kişinin faydalanma düzeyi o kişini okuduğu zamana bilgi birikimine  bilinç seviyesine kültürüne ve daha sayamadığım yüzlerce değişkene bağlıdır bu sebeple kitabın verdiği kadar okuyucunun ne kadar alabildiği de önemlidir belki eski kitaplarımı tekrardan gözden geçirebilirim

Buray kadar okuduysanız size  umudu  hüznü ve neşeyi bir arada hissettiren şu güzel müzikle uğurlayayım
https://youtu.be/QhDv9Gwj5wI
https://youtu.be/QhDv9Gwj5wI




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder